Yaşanan covid 19 krizi ardından tam toparlandık derken yaşanan deprem felaketi tüm yaşamı derinden etkilemiş insanların psikolojilerini yıpratmıştır. Bundan en çok nasibini alanlar da çocuklar olmuştur. 2020’den itibaren eğitimin tam olarak rayına oturmadığı ve yapılan uzaktan eğitim faaliyetleri çocukları yüz yüze eğitimden ve dolayısıyla da sosyalleşme olgusundan da uzaklaştırmıştır. Çocukların dersleri sanal alemde görmeleri ve eline aldıkları telefon veya tablet gibi cihazları ders süreci bittikten sonra da bu sefer oyun oynayarak zamanlarını sürdürmesi onları teknolojiye daha fazla bağımlı hale getirmiştir. Bunda yaşanan doğal felaketlerin etkisinin olmasının yanısıra ebeveynlerin de çocukları yaramazlık adı altında onları himaye altına almak için ellerine telefon, tablet vb. vermek ve onları susturmak istemesi çocukların asosyal bir yapıya bürünmelerine sebep olmaktadır. Doğayla ve normal insan ilişkilerinden uzak sanal alemde yetişen çocuklar iletişimde birçok sorun yaşamakta ve ebeveynlerin susturucu adı altında verdikleri teknolojik aletler onları ister istemez hayattan ve yaşamın onca güzelliklerinden alıkoymaktadır. Dolayısıyla her şeyden önce ebeveynler bu konuda eğitilmeli ve çocuklarının teknolojiye olan bağımlılıklarını azaltmaya yönelik çocuklarıyla daha fazla aktivite yapmaya ve onlarla ilgilenmeye teşvik edilmelidirler. Arsuz’da da özellikle mahallelerde yaşayan çocuklar ebeveynlerin verdikleri susturucular ile vakit geçirmekte doğanın vermiş olduğu nimetlerden yararlanamamaktadır. Çocuklar eskiden oynanan oyunları sadece akranları ile yan yana geldikleri tatillerde az buçuk yaşayabilmekte bazen bunu bile yapmayıp oyun gruplarına dahil oldukları sanal alemlerde takılmaktadırlar. Teknolojinin hayatımıza bu kadar entegre olduğu bu zamanda tabiki de onları buradan tamamen soyutlamak mümkün olmamakla birlikte zaten varolan dijitalleşme için de onların bu alanda beceri elde etmeleri de gerekmektedir. Fakat mesele onların bunu belli bir düzeyde tutmak yerine aşırı bağımlılık haline getirmeleri ve böylece ebeveynleri dinlememe, eğitimden geri kalma, asosyal hayat, zeka gelişiminde durgunluk vb. Sorunlara neden olabilmektedir.Kanımca sağlıklı doğan bir birey zaten zeka türlerinin hepsine haiz olarak doğar. Fakat daha sonra gerek doğup büyüdükleri ortam gerekse de yaşanan nice olay ve olgular onların bazı zeka türlerini köreltirken bazılarını ise iyice geliştirebilir. Örneğin, çocuğun aslında hiperaktif oluşu ebeveynlerce yaramazlık adı altında vasıflandırılarak aslında sportif aktivitelere yatkın olan çocuğu eline bir teknolojik alet verilerek onu durgun bir hayata sevk etmektedirler. Çocuklar geleceğimizdir sloganından yola çıkarak onları ele alan ve onları önemseyen yeteneklerini ortaya çıkaracak ve daha da geliştirerek onların gelecek kariyer planlamalarında hayallerine giden yolda ilk adımı teşkil edecek aktiviteler düzenlenebilir. En başta ebeveynleri çocuk gelişimi hakkında bilgilendirmek ve bu konuda onlarla ortak çalışmalar yaparak çocuğun kendini tanıması ve yeteneğini keşfetmesi konusunda yapılacak aktiviteler ile ona beceriler kazandırılmalıdır. Baharın müjdecisi olan kuş cıvıldıları gibi çocukların seslerine kulak verilmeli bu dünyada siz de varsınız ve değerlisiniz duygusunu aşılayarak geleceğe sağlam ve özgüvenli bireyler yetiştirilmelidir. Bu konuda Arsuz da çocuk odaklı rengarenk bir ilçe haline getirilebilir. Sanatsal, sportif, bilim vb. birçok aktiviteler yapılarak çocuk merkezli bir Arsuz yaratılabilir. Nice sporcular, sanatçılar, bilim adamları buradan çıkabilir.